
Voltaire

Fosbuk, sizin de yaratıcılığınızı kullararak karikatürler oluşturabileceğiniz ve sonra onları bloglayabileceğiniz bir sosyal alan. Diğer bir deyişle Fosbuk bir çizgi blog yaratma sitesidir.
Size dört kutudan oluşan bir sahne veriliyor. Dört karede mizahınızı yansıtmaya çalışıyorsunuz. Mizah şart değil tabii ama sitenin genel teması bu şekilde.
Üst kısımdan karakterleri, kullanacağınız nesneleri, şekilleri, konuşma balonlarını mouse ile tutup kutunuzun içine sürükleyip bırakıyorsunuz.
Seçtiğiniz karakter, nesne vb. kutu içinde boyutlandırılabiliyor.
Sitede oluşturduğunuz fosu siteye ve bilgisayarınıza kaydedebiliyorsunuz. Üye olarak da kendi blogunuzda biriktirebiliyorsunuz.
Sitenin sağ tarafındaki tablolarda en çok beğenilen ve en popüler foslar nickname'inizle birlikte gösteriliyor.
Site Türkçe ve sade bir arayüze sahip. Bu sayede rahatlıkla kullanabilirsiniz.
Sitenin ''Yardım'' bölümünde okuyan kişide ''Ahaaahaha bu da bizden'' izlenimi uyandırılmak istenmiş. Samimiyetsiz buldum açıkçası.
Yine de faydalı olabilecek, hoşunuza gidebilecek bir site. Şurdan girip görebilirsiniz. Kolay gelsin...
Blog headers for free download.
Bloglar için header kısmı çok önemlidir. Header kısmı blogun üst kısmı oluyor. Header kısmı güzelse blog ziyaretçiler için o kadar çekici hale geliyor. Blog için güzel tema oluşturmak bu yüzden bir SEO hadisesidir ve çok önemlidir.
Pek çok blogcu blogu için hazır header arıyor. Tasarım konusunda henüz çok iyi olmayanlar hazır header bulma yoluna gidiyor.
Ben sizler için çözünürlüğü yüksek blog header'ları hazırladım. Bunların yenilerini ve de daha güzellerini zaman içinde yayınlayacağım. Bu bir başlangıç.
















Bloglar için header kısmı çok önemlidir. Header kısmı blogun üst kısmı oluyor. Header kısmı güzelse blog ziyaretçiler için o kadar çekici hale geliyor. Blog için güzel tema oluşturmak bu yüzden bir SEO hadisesidir ve çok önemlidir.
Pek çok blogcu blogu için hazır header arıyor. Tasarım konusunda henüz çok iyi olmayanlar hazır header bulma yoluna gidiyor.
Ben sizler için çözünürlüğü yüksek blog header'ları hazırladım. Bunların yenilerini ve de daha güzellerini zaman içinde yayınlayacağım. Bu bir başlangıç.


















Hayatın anlamı nedir? Bu soruyu kendinize hiç sordunuz mu?
Felsefi bir sorudur "Hayatın anlamı nedir?", farklı insanlar tarafından farklı şekillerde algılanabilir ve "anlam" sözcüğünün buradaki belirsizliği farklı açıklamalara yol açar: "Hayatın kaynağı nedir?" , "Evrenin ve yaşamın doğası nedir?", "İnsanın hayattaki amacı nedir?". Bu sorulara bilimsel teorilerden felsefî, teolojik ve ruhanî argümanlara kadar birçok değişik şekilde cevap verilmektedir.
Sorduysanız eğer kendinize hangi cevapları verdiniz? Kimi zaman değişti bu sorunun cevabı değil mi? Cevaplar güzelse hayatınızda güzel, cevaplar kötüyse hayatınız da kötüydü... Kimi zaman hayat anlamsız geldi size. Hayalleriniz yıkılmıştı belki de... Kendinizi boşlukta hissediyordunuz.
Hayat en çok sevince güzeldi hani; sevenler hatırlar. Yaşama amacın nasılda bir insanın gözleri oluveriyor. Ama hayat, çok sevip de ulaşamadığında en kötü halini alıyor. Belki de hayatımızın en büyük acılarını çekiyoruz bu gönül meselelerinden. Aşka yalan, hayata boş deyip kendini kandırırsın.
Sayfaları sararmış kitaptan ibarettir hayat. Geride kalan sayfalar ne kadar eskirse eskisin senindir. Acısıyla tatlısıyla sen yaşamışsındır. Kalpler çizmişsindir, aşk şiirleri. Edebiyatın kötü olsa da içinden geçen duygular güzeldir...
Yağmurda futbol oynamaktır belkide senin için hayatın anlamı. O ıslaklığın içinde koşuşturmaktan duyduğun haz için yaşarsın. Bir kez daha yaşayabilmek için daha fazla yaşamak istersin...
Kimisinin hayata devam etme sebebi ''sevdikleri''. Birilerini sevdiği için tutunuyor hayata. Kimisi de hemen canına kıyacak ''onu sevenleri üzmekten korkmasa''.
Hayatın anlamı, hayatı anlamlandırabilmekten geçer... Amacın varsa hayat güzeldir. Amaç demek umut demektir, hayal demektir. Hayallerin yoksa ya da yıkılmışsa hayallerin, hayatın anlamı kalmamıştır senin için. Ama yapman gereken yeni amaçlar bulmak yeni anlamlar yüklemektir hayata.
İşte bu yüzden kişiden kişiye değişir hayatın anlamı. O anlam bizde gizlidir.
Okumak gelişmektir
22 Aralık 2009 Salı -
kitap,
kitap okuma aliskanligi,
kitap okumak,
okumak
-
0
yorum

Kitap okuma alışkanlığı, insanlık tarihinin ayrılmaz bir parçası olarak süregelmiştir. Tarihte büyük işler yapmış, milletlere yön vermiş kişilerin çok kitap okuduklarını ve büyüklüklerini bir yerde kitap okumaya borçlu olduklarını görüyoruz.
Kitap bilginin ve tecrübenin toplandığı, insanların gelişmelerinin ve yeniliklerinin biriktirildiği bir kilitsiz kumbaradır. Bu kumbaradan istifade etmemiz için açıp içindeki bilgileri kullanmamız gerekmektedir.
Tarihte büyük işler başarmış insanlar işte bu kumbaradan çok iyi istifade etmiş. İçindeki bilgileri çok iyi kullanmış ve geliştirmişlerdir.
Medeniyetlerin kurulmasında ve büyümesinde en önemli şey bilgidir, kitaptır. Yani kitaba verilen değerdir. Bir ülkenin insanları ne kadar çok kitap okuyorsa medeniyete katkıları ve gelişmişlik düzeyleri de ona göredir.
Osmanlının büyümesinde Osman bey ne kadar önemli ise Edebali’de o kadar önemlidir.
Selçuklunun kurulmasında Alparslan ne kadar önemli ise Nizamül Mülk de o kadar önemlidir.
Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmesi sadece bir gencin macerası sonucu olmamıştır. O aynı zamanda sabahlara kadar kitap okuyor ve gündüzleri de bir o kadar kitap okuyordu.
Yavuz Sultan Selim’i yavuz yapan sadece cesareti değil, onun kitaplarla olan diyalogunun da çok iyi olmasında aranmalıdır.
Mustafa Kemal Atatürk siyasi ve askeri dehasını harp meydanlarında dahi kitap okuyacak kadar kitap sevgisine borçludur. Türkiye Cumhuriyeti gibi bir devleti kurmak ve dünya devletlerinin gözü önünde böylesine büyük savaşları vererek kazanmak çokta kolay bir şey değildir.
Almanya gibi Japonya gibi devletlerin ikinci dünya savaşında yerle bir olduğunu ancak günümüzde ekonomik ve sosyal yönden bizden daha iyi durumda olmasının açıklanabilir bir tek özellikleri vardır. O da çok iyi bir kitap okuru olmalarıdır. Japonya’da ayakta kitap okumanın bile bir adı vardır ve bu sözlüğe geçmiştir. “taşiyomi” diye.
40 ülke arasında yapılan bir araştırmada ülke insanların günlük okuma oranlarını araştırmışlar. Sonuç bizim açımızdan çok kötüdür. Araştırmaya göre Almanya 24 dakika ile birinci gelirken aynı sıralamada Türkiye’deki oranın 12 saniye olduğu görülmüştür. Hatta Almanya’da kişi başı günlük okuma süresi 18 dakikaya düştüğünde Alman Devleti okuma seferberliği ilan etmiştir.
Adını duyduğumuz, hayran hayran biyografilerini okuduğumuz ilim adamlarının da çok okuyan insanların kitaplardan örülü dünyalarını görüyoruz.
Yemek davetini dahi kitap okumama engel olur diye kabul etmek istemeyen, ancak yemek sofrasının kenarına rahle konulması ve kitap okumasına karışılmaması durumunda gelebileceğini ifade eden ilim adamlarının kitaba olan bağlılığını okuduğumuzda bizim ne kadar az okuduğumuzu ve kitaptan ne kadar ayrı yaşayan bir millet olduğumuzu görünce insanın üzülmemesi elde değil.
Gerçek şudur ki, millet olarak gerçekten bir şeyler yapmak ve devletimizi daha ileriye götürmek, birey olarak daha iyi bir ortamda yaşamak istiyorsak kitaplarla dostluğumuzu geliştirerek sımsıkı bir bağ kurmamız gerekmektedir.
Kerem Ellek
Kişisel Gelişim Uzmanı


Japonya'da bir kişi
25 kitap, Türkiye'de altı kişi 1 kitap okuyorsa,
Kaç Yılda
Aradaki fark kapanmaz?
1 bölü 6 eşittir 0.16
25 bölü 0.16 eşittir 156 yıl
Yanlışı düzeltin!
Bir ülkenin gelişmişlik düzeyini gözteren en önemli unsurlardan biri kitap okuma oranıdır. Kişi başına ortalama okuma süresi ne kadar fazla ise ülkenin gelişmişliği de o kadar fazladır.
İstatistiki veriler öyle gösteriyor ki ülkemizde insanlar kitap okumanın ve kitap okuma alışkanlığının faydaydalarından habersiz. Kitap kurdu diye tabir edebileceğizmiz kişiler çok iyi bilirler ki kitap okudukça hayat anlam kazanır. Kişinin algı gücü artar ve bununla beraber etrafında gerçekleşen olayları dfaha iyi algılar ve çözümler üretebilmeyi başarabilir. Orhan Pamuk'un ''Yeni Hayat'' adlı kitabında söylediği söz güzeldir; "Bir kitap okudum hayatım değişti".

İnsanın bir konu hakkında fikir sahibi olabilmesi için, o konuda bilgi sahibi olması gerekir. Bilginin en güçlü kaynağı da kitap olarak gösterilebilir. Aksi taktirde TV ekranında gördüğü her şeye inanan bir insanlık ortaya çıkar. Ülkemizin şimdiki hali bunun canlı bir kanıtıdır.
Okumakla ilgili istatistik veriler şu şekildedir;
Gelişmiş ülkelerde okuma alışkanlığı, yaşamın ayrılmaz bir parçası olmuştur. Toplu taşıma araçlarında boş oturarak harcayacakları zamanı, boş oturmayıp kitap veya gazete okuyarak geçiren insanları görebilirsiniz.
Erken yaşta kitap okuma alışkanlığı edinen insanların düşünme yeteneğinin, yaratıcılığının, dinleme ve konuşma yeteneğinin daha iyi olduğu bilinmektedir. Bu ise çocuklarımızın kitap okuma alışkanlığı edinmesine yardımcı olmamız gerektiği anlamına gelir.
Ülkemizde insanların kitaba ve kitap okuyan insana karşı bir korkuları var. ''Çok okuma dinden çıkarsın'' sözü bunun en güzel kanıtı.
Bu çerçevede, yani ülkemizde okuma alışkanlığını geliştirmek için ''bir sayfa açın!'' hareketi başlatıldı. birsayfaacin.com adresinden takip edebileceğiniz hareket;
Bu hareket Türkiye’deki okuma oranını arttırmak amaçlı başlanmış bir kampanya hareketidir. Ülkelerin gelişmişlik seviyelerinin en önemli göstergelerinden biri de kitap okuma oranlarıdır.Ülkemizin gelişimi, insanımızın bilinçlenmesi için sizde kampanyamıza destek olun, bir sayfa açın!
İstatistiki veriler öyle gösteriyor ki ülkemizde insanlar kitap okumanın ve kitap okuma alışkanlığının faydaydalarından habersiz. Kitap kurdu diye tabir edebileceğizmiz kişiler çok iyi bilirler ki kitap okudukça hayat anlam kazanır. Kişinin algı gücü artar ve bununla beraber etrafında gerçekleşen olayları dfaha iyi algılar ve çözümler üretebilmeyi başarabilir. Orhan Pamuk'un ''Yeni Hayat'' adlı kitabında söylediği söz güzeldir; "Bir kitap okudum hayatım değişti".

İnsanın bir konu hakkında fikir sahibi olabilmesi için, o konuda bilgi sahibi olması gerekir. Bilginin en güçlü kaynağı da kitap olarak gösterilebilir. Aksi taktirde TV ekranında gördüğü her şeye inanan bir insanlık ortaya çıkar. Ülkemizin şimdiki hali bunun canlı bir kanıtıdır.
Okumakla ilgili istatistik veriler şu şekildedir;
- Toplam nüfusu sadece 7 milyon olan Azerbaycan’da kitaplar ortalama 100.000 tirajla basılırken, Türkiye’de bu rakam 2000 – 3000 civarında basılmaktadır.
- Gelişmiş ülkelerde kişi başına düşen yıllık kitap alımı, ortalama 100 ABD doları, Türkiye’de ise bu rakam 10 ABD dolarının altındadır.
- Türkiye’de her 100 kişiden sadece 4,5 kişi kitap okuyor.
- Japonya’da yılda 4 milyar 200 milyon kitap basılıyor. Türkiye’de sadece 23 milyon.
- Birleşmiş Milletler İnsani Gelişim Raporu’nda, kitap okuma oranında Türkiye, Malezya, Libya ve Ermenistan gibi ülkelerin bulunduğu 173 ülke arasında 86. sırada.
- Japonya’da kişi başına düşen kitap sayısı yılda 25, Fransa’da 7. Türkiye’de ise yılda 12 bin 89 kişiye 1 kitap düşüyor.
- Türkiye’de yüksek öğrenim görenlerin oranı 1965'e göre 14 kat arttı. Ama Yüksek Öğrenim mezunlarının kitap okuma oranı 1965'in de altında kaldı.
Gelişmiş ülkelerde okuma alışkanlığı, yaşamın ayrılmaz bir parçası olmuştur. Toplu taşıma araçlarında boş oturarak harcayacakları zamanı, boş oturmayıp kitap veya gazete okuyarak geçiren insanları görebilirsiniz.
Erken yaşta kitap okuma alışkanlığı edinen insanların düşünme yeteneğinin, yaratıcılığının, dinleme ve konuşma yeteneğinin daha iyi olduğu bilinmektedir. Bu ise çocuklarımızın kitap okuma alışkanlığı edinmesine yardımcı olmamız gerektiği anlamına gelir.
Ülkemizde insanların kitaba ve kitap okuyan insana karşı bir korkuları var. ''Çok okuma dinden çıkarsın'' sözü bunun en güzel kanıtı.
Bu çerçevede, yani ülkemizde okuma alışkanlığını geliştirmek için ''bir sayfa açın!'' hareketi başlatıldı. birsayfaacin.com adresinden takip edebileceğiniz hareket;
Bu hareket Türkiye’deki okuma oranını arttırmak amaçlı başlanmış bir kampanya hareketidir. Ülkelerin gelişmişlik seviyelerinin en önemli göstergelerinden biri de kitap okuma oranlarıdır.Ülkemizin gelişimi, insanımızın bilinçlenmesi için sizde kampanyamıza destek olun, bir sayfa açın!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)